30'lu yaşlarda hala 20'li yaşlardaymışcasına çapraz ilişkiler yaşayan, garip süreçler peşinde koşan insanlar bulunuyor ya buna inanamıyorum. Ama nedense genelde bu çapraz ilişkilerin başlama ve bitiş noktasına karar verenlerin kadınlar olduğunu düşünüyorum.
Düşünün bir.. arkadaşınız var, ilişkisi yeni bitmiş. Başka bir arkadaşınızın ortamına sokuyorsunuz onu. Ve o ortamda yıllardır bir ilişkisi olan başka bir erkekten etkileniyor. "İstemdışı" (! buraya bir ünlem koyuyorum, çünkü bu konu tartışılır bir konu) o erkek çekim alanına giriyor. Ve BUM! O erkeğin uzun ilişkisi bir çırpıda bitiveriyor ve bunun adı biz zaten anlaşamıyorduk oluyor.
Şimdi..
Birincisi bir kadın eğer gerçekten istemez ise, laf icabı söylüyorum, dünyanın erkeğine yüz vermez. İstemdışı denmesi ise o kadının istemiyorum ama istiyorumuna bir bahanesidir. Açıklama olarak cümleye başladığı kelimedir. Kendisini inandırmak istemesidir. Karşısındakine (en yakın arkadaşına) takındığı yalandan duygusal tavırdır. Kendisini ve karşısındakini kandırmaktır.
30'lu yaşlarda aşk artık o kadar kandıramaz kadının kalbini. Çünkü kadın artık aklıyla düşünme evresine geçmiştir. Evet belki küçük bir dengesizlik yaşayabilir kısa bir süre. Ama sonrasında düşünmeye başlaması gerekmelidir. Dengelerin bozulması kısa sürecek bir ilişkinin yaratacağı zarardan daha fazladır ve uzun sürelidir.
İkincisi bir kadın istemdışı diyorsa kesin planlı ve hedef odaklı hareket etmektedir. İstediği hedefe kitlenmiştir çoktan yani. Bu durumda tüm organizasyonlar ona göre hayata geçirilir. Hatta eğer grup için hoş karşılanmıyorsa durum, iki tarafta saklar olanı. Gizli yazışmalar, mesajlaşmalar ve buluşmalar. Biraraya gelindiğinde ise sadece arkadaş ayaklarına girilir. Erkeğin ex'i durumları araştırmak üzere grupta tanıdığı diğerlerini arar. O diğerleri kızı teselli eder. Planlı davranmasının önünde yatan sorunları görmezden gelmek ya olgunlaşamamaktan gelir yada bir takım şeylere hala özlem duymasından.
Asıl sorun ise bu gibi durumlarda uzun yıllar yıpranmayan dostlukların zedeleniyor olmasıdır. Son derece tanıdığından emin olduğun bir insanın seni bu şekilde şaşırtması şok etkisi yaratabilir, ve bazı şeyler sorgulanmaya başlayabilir. İşte tamda bu noktada dostluklar bir sınavdan geçmektedir. Sinirlere hakim olunup empati kurulabilinirse ne ala.. Ancak tam tersi durumunda kötü sonuçlar doğabiliyor. Anın tadını çıkar mantığının cılkını çıkartan arkadaşlara tavsiyem, herkesin "ağız tadını" bozmadan yaşamaya çalışmaları olacaktır. Yoksa nahoş bir tadla kim kimi mutlu edebilir, paylaşımlar güzelleşebilir ki, değil mi?!
Olgunlaşmaya müsait değilsenizde çevrenizdeki olgun arkadaşlara bir kulak kabartmakta son derece faydalı olacaktır. Zira onların öngörüleri birçok zedelenmeyi önleyebilecektir. Dengelerin korunmasını sağlayacaktır.
Yoksa herkes kafasına göre takılsa bu dünyanın hali ne olur değil mi???...
O zaman sloganımız şu oluyor ; lütfen yaşımızın orantısında (en azından %80) yaşam yaşayalım, zira her yaşın ayrı bir güzelliği bulunuyor..
sevgiler
ö.N