Bu sabah günün erken saatinde metrobüse biniyorum yine. İşe giden insanların kapılardan taşan bedenleri arasına girmek ne mümkün! İç kapasitenin maksimum ötesi kullanıldığı bu taşıtlarla hergün işe gidip gelmek başka ülkelerdeki insanlara göre inanılmaz bir mucize. Boş bir metrobüs beklemek için geri çekildim. Dikkatimi çeken şeyler arasında bir husus vardıki çözmek ne mümkün.
Otobüsün iç kısımları oldukça rahat görünüyor, ancak kapı önleri / alanlarları üstüste insan yığını halindeydi. Ve bulunduğum duraktata o insan yığınının içine girebilmeyi başaran insanlar olmuştu. Bunun birsürü açıklaması olabilirdi. Milletim içinde beden temasına hasta olan bir takım insanlar bu yığın içerisinde tatmin olma yolunu seçmiş olabilirlerdi mesela. Veya sabah sabah o yığına girerek hayatta kalabileceğinin sinyalini mutlaka vermek isteyen bir insan türüne rastgelmişimdir ben. Çizgi film CROODS'ları seyretmenizi tavsiye ederim. Mağara insanlarının hayatta kalabilmek için verdiği uğraşları gösteriyor. Çoğu sabah birçok insanı oradaki karakterlere benzetiyorum.
Yada benim insanım sabahları kör ve sağır oluyor. Görmüyor, duymuyor o haldede sorun yok mantığında, durduğum yeri asla kimseye kaptıramam bencilliğinde güne başlayan çöp yığını modülünde bir proto tip haline geliyor.
Yada sadece "işe geç kaldım, bu otobüsle mutlaka gitmeliyim!" diyenlerle, "işe geç kaldım, acaba patron ne der şimdi bana!?" veya "şimdi ne yesem acaba?" diyenler biraraya gelmiş bir durum sözkonusu sadece. Fazla abartmaya gerek yok yani.
Sonrasında bende öylesine gözümü karartıp o yığının arasına girmeyi göze aldım. Neden mi?
Bir durum testi için..
Yığının içine girmeye çalıştığınızda bir dirençle karşı karşıyaya kalıyorsunuz. Yığının oluşturduğu direnç kuvveti bu. Sonra direnci kırmaya çalışıyorsunuz ve yığının içine - yığın hacmi içine bütünleşerek kalıp haline geliyorsunuz. Önce yığın hacmi yoğunluğu içinde olduğunuzu ve o hacmin sizi sardığını düşünüyorsunuz. Yaklaşık her 5 dk'da bir yoğunluğun hacmi kırılıyor ve artık siz yer ediniyorsunuz o hacimde. Yoğunluk artsa bile artık farketmiyor, çünkü yoğunluğun içinde bütünleşmiş bir şekilde yer almış oluyorsunuz. Toplusal yoğunluk diyoruz biz buna. O kitle içinde yoğunluğa uyarlanmakta diyebiliriz. Ve gerçekten doğru! Bizzat yaşayıp deneyimlemiş bulunuyorum.
Şimdi aklıma Hindistan'daki tren seferleri geldi. Sosyal medyada az surf eden herkes bilir o tabloyu.
Böyle olsak napardık yahu?!? Artık hacim yoğunluğu veya yığından söz edemezdik sanırsam. Bilimin bile buna gerçek bir tanım bulabileceğini düşünemiyorum. Biz yine halimize bin şükür deyip şuncacık kalabalığa sesimizi çıkarmayalım.
sevgiler
ö.N

