Duygu.
Sözlük anlamı : Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim
Yaşam anlamı : Belirli nesne, olay veya bireylere karşı oluşturduğun iç tepkilerin bütünü
Peki ikisi arasında ne fark var diyeceksiniz ?
Sözlük anlamından çıkardığım gerçek anlam şudur ki , oda DIŞARDA oluşan herhangi bir olgudaki enerjiyi direkt alıyor olmamızdır. Oluşan enerjiyi bir ayna misali anında algılar, o enerjinin otomotik oluşturduğu izlenimleri yaşarız. Yani tüme bakıldığında, oluşan izlenimler bütünüdür.. Yani bize ait değildir dışarda gelişenlerin enerjisi.
Yaşam anlamında ise olay bir tık farklı. DIŞARDA oluşanlara karşı ürettiğin tepki yoğunluğudur duygu. Yaşadığın her olguda gözünden süzülen herşeye karşı bir savunma mekanizmasıdır; tıpkı ateşiniz çıktığında vücudun ısıyı dengede tutmak için titremeye başlaması gibi.
Beyniniz yaşananları size bir zarar gelmesin diye değerlendirmeye aldığında, vücudunuza bir enerji yayılır ve duygu bütünlüğünü kalbinize kadar hissettirir, ki bu en doğal olanıdır, çünkü beyin bu süreçle uğraşırken bir yandan da sizi kendinizi şeker gibi keyifli hissettiremez elbette.
İşte bu nedenle vücudunuza yayılan enerji yığını size açıklamalar yaptırdığında ;
"Kalbim diyorki"...
"Kalbime söz geçiremiyorum"...
"Kalbim dayanmıyor artık".. gibi ibareler kullanmanıza neden olur.
Aslında tüm krizi yöneten beyninizdir.
Sizi hemen koruma altına almak için gerekli tüm detayları inceler, tüm kanıtlara ulaşır. Tepkilerin oluşmasi için titiz bir çalışma gerekmektedir. Herhangi bir yanlış adım, sizin DIŞARIDAKİLER tarafından zarar görmenize neden olacaktır çünkü.
Oluşan iç tepkiler, sizi karar almaya ve/veya bir eyleme doğru yöneltir.
Bazen tepkiler anında gelişip eyleme dönüşebilir. Bazende tepkileri biraz çalışmak, formda olduğunu sandığınız duyguları "de-forme" etmeniz gerekebilir. Bazende unutmak zorunda bırakılırsınız...
Evet o an oluşan "duyguyu" unutmak.
Bazende unuttuğunuz duyguları, yani iç tepkileri yeniden anımsamak anlamına da gelecektir bu.
Onları yaşamaya vakit bulamadığınız yada yaşatacak kişiye henüz rastlamadığınızdır. Yada yaşamış ama çoktan unuttuğunuzdur.
Beyniniz her duygunun anını kayıt kayıt işler ve dosyalar. Yaşayıpta yaşamamış gibi saydıklarınızı bilhassa. Çünkü bu durumlarda beyninizin oluşturduğu İÇ TEPKİLER ile SİZ uyuşmamışsınızdır.
Bu çatışma içinde kimin sözü geçer kargaşasında birbirini dinlemez olurlar. Ve birbirlerinden bağımsız "hareket" edebilirler. Zaten DENGESİZLİKLER de bunlardan oluşur.
Ama dosyalardan çıkartılan her tür kayıt, sizi yine o ana götürecek kadar sihirlidir. Büyüleyicidir.
Yine iç tepkilerinizle yüzleştiğiniz vakit, KALBİNİZ'i "konuşur" sanırsınız.
Oysa konuşan, kayıtları yüzünüze doğru savuran BEYNİNİZDİR !
BEYİN yönetmen, KALP ise bir oyuncudur... Duygular ise birer SENARYO.
sevgiler
ö.N