İnternette sörf yaparken gözüme o kadar çok teknoloji haberleri veya konuları ilişiyorki..
O haberleri okurken buluyorum kendimi çoğu zaman. İlgimi çekmiyorda değil tabii. Ama hayatımızın her alanında yer alması, sevmeme rağmen az birazda ürkütüyor beni.
Daha bu sabah misal. Evden çıkmadan önce yaptığım rutin işlerden biri , çantama koyduğum herşeyi kontrol etmektir. Bir baktım ki herzaman olağan şeyler arasında, artık bir adet tablet bilgisayar da bulunuyor. Ağırlığından, gereksiz şeylerin taşınmasından şikayet etmiyormuşum gibi, günümüz teknolojisini çantama koymaya başlamışım bile..
Önceleri küçük not defterim ve kalem kutum bu duruma alınır gibi oldular, onlardan vazgeçeceğimi sandılar. Kabul ediyorum! Teknolojinin albenisine kapılıp onları biraz ertelediğim zamanlar oldu. Ama sonrasında günümüz teknolojisini kullandıkça, benim için hiçte kolaylık sağlamadığını gördüm (lütfen burada markalar üzerine alınmasınlar. Tüm tablet bilgisayarlar için geçerlidir bu sözlerim) .
Nasıl mı?
Şöyle : Ben yazan biriyim. Her etkilendiğim konuyu mümkünse anında not almak için kaleme almayı seviyorum. Oysaki tablet tarzı bilgisayarlarda bunu yapmanız için, bir yerde oturmanız şart neredeyse. Çünkü tek elle tutup tek elle yazmaya kalktığınızda bir cümle için saatlere ihtiyacınız oluyor. (..denedim)
Birşey okuyacağınız veya araştıracağınız zaman kendinizi kaptırıp gitme olasılığınız birhayli yüksek. Gün planlamanız ölebiliyor yada şaşabiliyor. (..denedim)
Bazen bütün gün dışarlarda olmanız gereken durumlar oluyor. Bu noktada çantanın ağırlığı veya eşyanızın fazlalığı sizi kaldırımda bir pul olma aşamasına getirebiliyor. (..denedim)
Gerçi ürünlerin ağırlığı fazla yok, ancak çantadaki diğer unsurların ağırlığı ile birleşince , omzunuz sağ veya sola doğru hafiften çöküyor. (..kadın okurlar anlayacaktır)
Eve geliyorsunuz. Yorgunsunuz ; ve en önemlisi sıkışmışsınız, o esnada çantanızda o minicik ev anahtarını aramaya kalkıyorsunuz. Çantanın içindeki herşeyi günümüz teknolojisi de dahil, tek tek dışarıya çıkartmaya başlıyorsunuz. Ama tablet bilgisayarınız önemli olduğu için (!) koyacak yer bulamıyorsunuz. Dizlerinizin arasına sıkıştırıyorsunuz.. Siz sıkışmaya devam ediyorsunuz...ama hala eve giremiyorsunuz. Binlerce küfür salladıktan sonra o dizlerinizin arasındakide, diğerleride kapının girişinde yerde buluveriyor kendini. (..denedim)
Özellikle hava şartlarının soğuk veya yağmurlu olduğu vakitlerde daha da bir eğlenceli oluyor bu durum.Yağmur sağanak halinde yağıyordur. Tam eve gitmek üzere yola koyulmuşsunuzdur, ki birden cebiniz çalar, size önemli bir mail atıldığı söylenir, mutlaka (!) bakılması gerekiyordur. O yağmurlu havada kendinizi bir yerlere konumlamaya çalışırken, biryandan şemsiyeye hakim olmaya gayret edersiniz diğer yandan maili açmaya uğraşırsınız. Sırılsıklam terlemişsinizdir, çünkü doladığınız atkı bunaltmıştır sizi. Sonra telefon açmanız gereklidir bir yerlere. Kafanızla hem telefonu hem şemsiyeyi tutmak, uyuz eder sizi. (...denedim)
Ama bir şoförünüz vardır. Bir makam aracı gıcırtısında araca sahipsinizdir. O zaman bu teknolojiyi yemede yanında yat. Sıcacık , arka koltukta oooh .. internette orası senin burası benim. Trafik varmış, yollar açılmıyormuş, kimin umrunda. Yada yol boyunca "önemli mailleri" aça aça evinize varırsınız.
(..bu da işin denenmemiş kısmı)
Beni asıl düşündüren ise başka noktalar tabii. Bizler bu teknolojiyi 10 sene öncesinde filmlerde gördüğümüzde, "hadi canım sende, adamlarda abartmışlar!" derdik. Şu anda çantamda bir tane ben taşıyorum. Bunun sonu nereye kadar? Daha neler göreceğiz , korkutuyor beni. Çünkü bunu sadece saf insan modulü kullanmıyor + olacak. Kötülük üreten ve yaşatan insanların da ellerinde bulunan bir şey. Ve inanın bana, onlar çok daha donanımlılar.
Hm ama birgün benim sürekli hayal ettiğim bir şey var , o gerçekleşirse süper olur. "Işınlanma" .. Olduğunuz yerden , istediğiniz yere , doğru koordinatlarla CIRRRRT diye ışınlandığınızı hayal etsenize ...
oooff...
sevgiler
ö.N
Çarşamba, Ocak 25
Bir şarkı
Bazen bir şarkıya nedensiz bir şekilde "aşık" olursunuz. İlk duyduğunuzda size hissettirdiklerini tarif etmeniz mümkün olmaz. Sadece o an o şarkıyı yaşarsınız, içinden bir kelime yada bir notaymışsınız gibi. O şarkı artık sizin parçanızdır. O, artık siz'sinizdir.
Tüm insanları , insanlığı birbirine bağlayan ender bağlantılardan biri olan müzik, aynı zamanda kendi içinizde de zaman yolculuğuna çıkmanızı sağlar. Kendinizi anlamaya gayret ettiğiniz birçok anlar içinde yegane 2:45 sn'dir kısacası.
Bazende uzaklaşmak istediğiniz pek çok anların bütününü yaratan bir zaman dilimi oluverir, 2:45 sn..
Sığındığınız bir kıyı , liman , köşe.. Gizli yeriniz oluverir bir anda.
O şarkılar özgürlük demektir sizin için. Olmak istediğiniz yerde , şehirde, ülkede.
Yada sonsuzlukta..
Kimsenin müdehale edemediği, sınırlama getiremediği, yasakları koyamadığı yerlerde yaşamaktır o şarkı.
Yazan ve besteleyen insanlarında bu tarz duygunun müptelası oldukları için bambaşka bir boyutta yarattıklarını düşünüyorum eserlerini.
Ne şanslılar değil mi , sürekli "özgür" bir şekilde yaşamak ...
http://www.youtube.com/watch?v=r9_AFBlvpbw
An Dich Tim : Danke noch mals für den super Song..
sevgiler
ö.N
Tüm insanları , insanlığı birbirine bağlayan ender bağlantılardan biri olan müzik, aynı zamanda kendi içinizde de zaman yolculuğuna çıkmanızı sağlar. Kendinizi anlamaya gayret ettiğiniz birçok anlar içinde yegane 2:45 sn'dir kısacası.
Bazende uzaklaşmak istediğiniz pek çok anların bütününü yaratan bir zaman dilimi oluverir, 2:45 sn..
Sığındığınız bir kıyı , liman , köşe.. Gizli yeriniz oluverir bir anda.
O şarkılar özgürlük demektir sizin için. Olmak istediğiniz yerde , şehirde, ülkede.
Yada sonsuzlukta..
Kimsenin müdehale edemediği, sınırlama getiremediği, yasakları koyamadığı yerlerde yaşamaktır o şarkı.
Yazan ve besteleyen insanlarında bu tarz duygunun müptelası oldukları için bambaşka bir boyutta yarattıklarını düşünüyorum eserlerini.
Ne şanslılar değil mi , sürekli "özgür" bir şekilde yaşamak ...
http://www.youtube.com/watch?v=r9_AFBlvpbw
An Dich Tim : Danke noch mals für den super Song..
sevgiler
ö.N
Salı, Ocak 10
Dünyanın Sonu
Gazetedeki başlık şu ; "Dünya 1000 yıl daha yaşamaz"..
Stefan Hawking ; 70 yaşlarında , hastalığı nedeniyle yürüyemeyen; hatta konuşamayan yaşlı bir adam.
Gelin görünki, bir çok insanın (bizde var bu sadece) sokakta gördüğünde "adam" sıfatına koymayacağı bu kişi, bir bilim adamı. Hemde DAHİ sınıfında yer alıyor günümüzde..
Herkes 2012 yılı dünyanın sonunun geldiğini haykıra dursun , Maya kültüründeki takvimleri okumaya ve bir anlam çıkarmaya çalışa dursun ; Stefan kendince, bugüne kadar ona öğretilenleri yoğurarak beyninin gücünün yettiğince bir iddiada bulunuyor. Dünya ,bir 1000 yıl daha yaşamaz..
Aslında, biraz "düşünebilen-sağlıklı gözlemleyebilen-araştırmasını bilen" biri Stefan'ın yaptığı bu yoruma çoktan kendi ulaşmış olur zaten. Bilimadamı olmaya gerek yok kanımca, yada bir DAHİ.
Gerçek şu ki , her saniye yok oluyoruz...
İklim koşulları değişiyor , içme suyu tükeniyor , hayvan türleri azalıyor ve toplu hayvan ölümlerine bir anlam verilemiyor, insan çoğalıyor , organik besin kalmıyor , toprak / kara iklimi ölüyor , oksijen azalıyor ...
Tüm TEMEL ihtiyaçlarımız tek tek elimizden yok oluyor !
Evimiz artık güvenli değil. Tükenen bir varlık haline gelmiş.
Biz hala 11 yaşındaki bir "çocuğu" hamile bırakan zihniyetlerle uğraşaduralım... Hala egosu tamamlanmamış ve ego yüzünden iyice rezilleşmiş insanlarla yaşayaduralım .. Hala onun bunun parasını pulunu konuşaduralım...
...hala, dünya bizden vazgeçme yoluna girmişken, dünyada soyumuzu nasıl yaşatırız'ı düşüneduralım!!?
Kendimi bildim bileli nedendir bilmiyorum , insanlık bu gezegende bitecek ; başka bir gezegende yaşam yeniden başlayacak diyip duruyordum. Sağolsun Stefan'cım sonunda beni duymuş, demiş ki " İnsanlık gökyüzüne baksın ; başka gezegenlerde yaşam arasın. Yoksa yokolur gider"
Benim teorimi biraz gelişmiş bir versiyonda anlatayım : Biraz okuyan bilir Nuh'un Gemisini.
Tıpkı o anlatılanda olduğu gibi ; biri yada birileri, bir gemi yapacak..
Bu bir uzay gemisi yada eriyen buzulların yarattığı denizde yüzen bir gemi olacak.
Uzay gemisi : başka bir gezegen de yaşam sürecek insanları, oraya taşıyacak.
Gemi : dünya üzerindeki "kıyamet" durulunca, yeniden yaşam yaratabileceği bir karaya konumlanacak.
Ve gemide tüm ülkelerden kadın-erkek olacak, tıpkı Adem-Havva gibi. Zaten tüm dini kitaplarda anlatılan Adem-Havva 'nın insanlığın simgesi olduğuna inanıyorum.
Hayvan çeşitleri, bitki çeşitler olacak. .
Dikkat ettiyseniz, gazetelerde küçük başlıklı haberler yer alıyor ; misal Norveç'teki şu tüm tükenmekte olan bitki türlerini koruma altına alan "bitki-tohum bankası" gibi .. Bunlar şaşırtsın diye yazılan haberler değil. Puzzle'ı birleştirebilen birleştirsin diye yazılan haberler. Biraz dünya ile gerçekten ilgilenen, ona duyarlı olan insanlar için yazılmış küçük ama BÜYÜK haberler bunlar.
Stefan bu puzzle'ı aslında çoktan birleştirdi. Ve çok şey bildiği içinde "konuşmama" hastalığına yakalandığı inancındayım. Çünkü kehanetin dillendirildiği noktada kader olmaz. Kader olmazsa, dünya sanıldığından daha hızlı KAOS'a sürüklenir. Herşeyin bir zamanı olduğunu bilenler, buna inananlar ne demek istediğimi anlayacaktır..
Şimdi bende susuyorum ; ve sadece bir link ekliyorum..
http://video.nationalgeographic.com/video/player/
ö.N
Stefan Hawking ; 70 yaşlarında , hastalığı nedeniyle yürüyemeyen; hatta konuşamayan yaşlı bir adam.
Gelin görünki, bir çok insanın (bizde var bu sadece) sokakta gördüğünde "adam" sıfatına koymayacağı bu kişi, bir bilim adamı. Hemde DAHİ sınıfında yer alıyor günümüzde..
Herkes 2012 yılı dünyanın sonunun geldiğini haykıra dursun , Maya kültüründeki takvimleri okumaya ve bir anlam çıkarmaya çalışa dursun ; Stefan kendince, bugüne kadar ona öğretilenleri yoğurarak beyninin gücünün yettiğince bir iddiada bulunuyor. Dünya ,bir 1000 yıl daha yaşamaz..
Aslında, biraz "düşünebilen-sağlıklı gözlemleyebilen-araştırmasını bilen" biri Stefan'ın yaptığı bu yoruma çoktan kendi ulaşmış olur zaten. Bilimadamı olmaya gerek yok kanımca, yada bir DAHİ.
Gerçek şu ki , her saniye yok oluyoruz...
İklim koşulları değişiyor , içme suyu tükeniyor , hayvan türleri azalıyor ve toplu hayvan ölümlerine bir anlam verilemiyor, insan çoğalıyor , organik besin kalmıyor , toprak / kara iklimi ölüyor , oksijen azalıyor ...
Tüm TEMEL ihtiyaçlarımız tek tek elimizden yok oluyor !
Evimiz artık güvenli değil. Tükenen bir varlık haline gelmiş.
Biz hala 11 yaşındaki bir "çocuğu" hamile bırakan zihniyetlerle uğraşaduralım... Hala egosu tamamlanmamış ve ego yüzünden iyice rezilleşmiş insanlarla yaşayaduralım .. Hala onun bunun parasını pulunu konuşaduralım...
...hala, dünya bizden vazgeçme yoluna girmişken, dünyada soyumuzu nasıl yaşatırız'ı düşüneduralım!!?
Kendimi bildim bileli nedendir bilmiyorum , insanlık bu gezegende bitecek ; başka bir gezegende yaşam yeniden başlayacak diyip duruyordum. Sağolsun Stefan'cım sonunda beni duymuş, demiş ki " İnsanlık gökyüzüne baksın ; başka gezegenlerde yaşam arasın. Yoksa yokolur gider"
Benim teorimi biraz gelişmiş bir versiyonda anlatayım : Biraz okuyan bilir Nuh'un Gemisini.
Tıpkı o anlatılanda olduğu gibi ; biri yada birileri, bir gemi yapacak..
Bu bir uzay gemisi yada eriyen buzulların yarattığı denizde yüzen bir gemi olacak.
Uzay gemisi : başka bir gezegen de yaşam sürecek insanları, oraya taşıyacak.
Gemi : dünya üzerindeki "kıyamet" durulunca, yeniden yaşam yaratabileceği bir karaya konumlanacak.
Ve gemide tüm ülkelerden kadın-erkek olacak, tıpkı Adem-Havva gibi. Zaten tüm dini kitaplarda anlatılan Adem-Havva 'nın insanlığın simgesi olduğuna inanıyorum.
Hayvan çeşitleri, bitki çeşitler olacak. .
Dikkat ettiyseniz, gazetelerde küçük başlıklı haberler yer alıyor ; misal Norveç'teki şu tüm tükenmekte olan bitki türlerini koruma altına alan "bitki-tohum bankası" gibi .. Bunlar şaşırtsın diye yazılan haberler değil. Puzzle'ı birleştirebilen birleştirsin diye yazılan haberler. Biraz dünya ile gerçekten ilgilenen, ona duyarlı olan insanlar için yazılmış küçük ama BÜYÜK haberler bunlar.
Stefan bu puzzle'ı aslında çoktan birleştirdi. Ve çok şey bildiği içinde "konuşmama" hastalığına yakalandığı inancındayım. Çünkü kehanetin dillendirildiği noktada kader olmaz. Kader olmazsa, dünya sanıldığından daha hızlı KAOS'a sürüklenir. Herşeyin bir zamanı olduğunu bilenler, buna inananlar ne demek istediğimi anlayacaktır..
Şimdi bende susuyorum ; ve sadece bir link ekliyorum..
http://video.nationalgeographic.com/video/player/
ö.N
Kaydol:
Yorumlar (Atom)