O kadar çok insan varki yeryüzünde.. Milyarlar , trilyonlar. Dünya taşıyamaz hale gelmiş artık.
Hergün milyonlarca insan ölüyor, tıpkı milyonlarca bebeğin doğması gibi.
Oturuyorum bir cafe'de. Etrafımı izlemeye koyulmuşum. Bir sürü insan ordan oraya koşturmaca halinde. Kimi elinde dondurması ile kahkaha atarak geçiyor önümden. Kimi elinde iPad, bir diğer elinde sigarası ile telaşlı telaşlı yürüyor. Kimi çocuğunu gezdirmeye çıkmış ama çocukla alakası yok, sanki kendisi bambaka bir yerlerde. Kimi kız arkadaşının beline sanki heran kaçabilirmiş gibi kavramış, allahım sonunda benimde bir kız arkadaşım var dercesine gurur duyuyor kendinden. Kimisi bugün yapamadığı satışın derdinde, anlatıyor yanındaki kişiye yaşadığı sıkıntıyı. Kimi birilerini bekliyor köşede. Kimi telefonla konuşmaya çalışıyor ve yolu tıkayan insan topluluğuna küfrü basıyor içinden içinden. Kimi elinde insan hakları anket formu her gelen geçene sanki insan hakları uzmanıymış gibi tutup birşeyler anlatmaya çalışıyor, ki o gelip geçenlerde nişantaşı kokoş hanımları/kızları. Çokta umrunda o "insanların" hakları !? Kimi elleri marka torbaları ile dolmuş taşmış, yapmış olduğu alışveriş zevkinde.
Kimi..Kimileri..
Hiç farkettiniz mi sokakta yürürken kaç kişiyle çarpıştığınızı?
Belki sokakta yürürken pek çarpışmazsınız, çünkü özen gösterirsiniz çarpmamaya / deymemeye. Yada dokunsa bile birine kızarsınız yada diğeri size kızar.
: "Öküz!"
: "Daha yürümesini bilmeyen insanlar var yaa!"
: "Abi önüne baksana bi ya!"
: "Yuh, ezseydin?!!"
Aslında insanlar bir düşünse hayatta fiziksel anlamda olmasada ruhsal ve yaşantı boyutunda hergün kaç kişiyle "çarpışmak" zorunda kalıyorlar. O kadar çokki. Ve çarpıştığımız insanlarla birikmiş olan yaşanmışlıklar hayatımızda kimi zaman bir anlam bırakır yada kimi zaman hayatınızın yönünü olumlu/olumsuz etkiler.
Yada tam tersi..
Hergün fakir halkı yada yoksulları hor gören zengin bir kadın, günün birinde dubleks evinde merdivenlerden inerken düşer, ayağını kırar. Tüm arkadaşlarını / akrabalarını arar, ama herkes meşguldür ; kocası bile. Ve sonunda market alışverişi yapıp eve dönen o yoksul kesimden gelen hizmetçisi Ayşe teyze tutmuştur elinden, çağırmıştır doktoru, getirmiştir yemeğini. Zengin kadın farketmiştir, hergün evinde "çarpıştığı" insan aslında tek arkadaşıdır.
Beraber çalıştığı insanın yaptığı yanlışları görüp onu yargılayan bir insan günün birinde öyle bir hata yaparki ve tek yardım eden kişide o yargıladığı beraber çalıştığı insandır.
Böylesine milyarlarca ÇARPIŞMA örneği verebiliriz. Sonuçta milyarlarca insan hergün yeni birileriyle çarpışıyor
değil mi?
Bizler birbirimiz için varız aslında. Hayatımızda her kişinin / her çarpışmanın mutlak bir getirisi var. Kritik nokta bunu arada sırada düşünmek ve bunun farkına varmak...
Size yazımın sonunda bir film öneriyorum, biraz eski bir film : CRASH (Academy Award Winner -2004)
Ama seyretmeye değer..
Mutlaka izleyin
sevgiler
ö.N