Çarşamba, Ağustos 24

"O Kadın" sizi bekliyor

Yer : Galata Kulesi
Şöyle bir göz attım bu güzel ama bir o kadar da zor şehire.. Solda boğaziçi köprüsü, tüm ihtişamıyla uzanıyor. Sanırsınki  güzel bir gerdanlık.. Diğer tarafta ise tüm asaleti ile Topkapı ve Ayasofya. Bir zamanlar İstanbul'un, hatta neredeyse Avrupa'nın tamamının yönetildiği ,hatta başka bir deyişle - en doğrusu -neredeyse tüm dünyanın yönetildiği bir merkez !  Bir zamanların zirve noktası.. 
Her bir karesi görülmeye değer olan bu şehir, tıpkı güzel bir kadın gibi, uzanmış tüm ihtişamını - asaletini sunmak için beklemedeydi. Işıl ışıl parlayan deniz, adeta pırlanta kolye gibi gözlerimi kamaştırıyordu.
Sahil kıyıları ,sanki  ince bir kalemle çizilmiş gibi mükemmel bir biçimdeydi. Açık mavi gök, koyu yeşil-mavi deniz ile birleşmiş, binaların arasında yaşamak için çaba gösteren yeşilliklerle beraber bir tablo gibiydi adeta.
Sokakların görünmesine izin vermeyen binalar adeta içiçe geçmiş bir şekilde yükselmekteydi.
Haliç, yine tüm bilgeliği ile mütevazı bir biçimde hizmet vermeye devam ediyordu insanlığa. Ama yorgun bir hali vardı artık.. Mağrur bir şekildeydi..
Eminönü ise bir derviş edasıyla bardaşı kurmuş , ne olursan ol yine gel felsefesi ile tüm gönüllülere kucak açmış bekliyordu.

İstanbul alımlıydı dün, hemde çok !
Şurası bir gerçek, İstanbul çok güzel..

Ama bazen böylesine etkileyici bir "güzellik" kapriste yapabiliyor. Kendini ağırdan satmak istiyor. Bazen kızabiliyor ve orada yaşayan onu üzen insanların hayatını zorlaştırabiliyor. Ben bunun adına "intikam" diyorum.  Sabır noktasının aşıldığı bir dönemde , artık o kadar da anlayışlı olamayabiliyor.
Kimbilir belkide hakkıda vardır ne dersiniz ?

Ben onu anlıyorum. Her zaman onu görmek , ziyaret etmek, ve onunla ilgilenmek istiyorum. Bu "kadın" bu kadar yalnız bırakılmamalı diyorum ; kendince bir saygıyı hakediyor diyorum. Ben'i BEN yapan bu kadına bu vefa borcumu ödemeliyim hissinde yaşıyorum.
Tıpkı dün olduğu gibi.
Yine ziyaret ettim onu. Uzun uzun bakıştık ; sohbetler ettik. O anlattı ben dinledim...Ben anlattım, o dinledi... Kah güldük mutlu olduk ; kah hüzün bastı yaşanmışlıklardan doğan anıların verdiği rehavetle. İkimizde öylesine daldık gittik bazen, hiç konuşmadan. Çünkü sessizlik, büyük sohbetlerden ibarettir aslında, bunu biliyorduk ikimizde.

Sonra garip birşey oldu..
Birden birbirimizin gözlerine baktık ve şöyle dedik aynı anda :" Ben burdayım, yanındayım ; KORKMA!"
Ne gariptirki, bütün o sohbetlerimizin hiçbir yerinde KORKU 'dan bahsetmemiştik. Köşesinden bile deyinmemiştik.
Bu tılsımlı anın yarattığı güzel ama bir ürkütücü bir aydınlanma ile indim Galata Kulesinden.

Biliyordum artık ; yalnız değilim. Biliyorum artık ; korkmuyorum. Biliyorum artık ; büyüdüm..

Size tavsiyem, arada O KADIN'ı ziyaret edin.
İSTANBUL hepinizi bekliyor...